
Bugün, yemeğin tadı ve kalitesini yansıtan şeylerden biri tuz miktarıdır. Aslında, tuz kullanımını o kadar abartıyoruz ki, bazen yiyecekleri tatmadan önce tuz kullanmaya başlarız. Bu tür kullanımları abartırsak, vücudumuzda tuz bağımlılığını tetikleriz. Geçmişte psikolojik bir bozukluk olarak tanımlansa da, tuz bağımlılığı birçok hastalığın, özellikle de kan basıncı ve kalp hastasının bir tetikleyicisi olduğundan, tıbbi olarak fiziksel bir hastalık olarak kabul edilmiştir. Peki tuz bağımlılığı nedir? İnsan vücuduna neden bu kadar zarar veriyor?
Tuzun vücudumuz için önemi nedir?
Tuzun vücudumuz için önemi
Klor ve sodyum elemanlarının kimyasal olarak birleştirilmesiyle oluşturulan bir bileşik olan tuz, vücudun klor ve sodyumunun ana kaynağıdır. İyon şeklinde olan klor ve sodyum, vücuttaki birçok önemli fizyolojik olayda yer alır. Vücuttaki tüm hücreler, hücre içi çevre ve hücre dışı ortam arasında kurulan bir denge ile hayatta kalır. Bu ortamdaki çözünmüş iyonlar sayesinde out -hücre ve iç kısım arasındaki fizyolojik ve kimyasal denge.
Sodyum iyonu, dış hücrenin pozitif yüklü iyonunu oluşturur. Klor, dış hücrenin negatif yüklü iyonudur. Vücuttaki klor ve sodyum iyonlarındaki bir değişiklik fizyolojik dengeyi bozar. Bu hücrelere zarar verebilir. Ek olarak, sodyum iyonu, su moleküllerinin vücuttaki doku boşluğuna yerleştirilmesinde rol oynar. Bu nedenle, sodyum iyonu, böbrek fonksiyonlarının üretimi, kan basıncı ve vücut sıvıları gibi fonksiyonların oluşumunda çok önemli bir yere sahiptir. Ek olarak, sinir hücresinin duyularını diğer hücreye tespit etmek ve kas hücresini aktive etmek gibi fonksiyonlarda sodyum iyonuna ihtiyaç vardır.
Günlük tuza ihtiyaç nedir?
Bugün tuz, her ürün ve gıda işlendi. Tuz genellikle gıda üretiminde kullanılır. Bu anlamda, vücut sağlığı için alınacak tuz miktarı iyi belirlenmelidir.
Araştırmalarda, yetişkin bir kişinin günlük tuz gereksinimi 6 gramdır. Yaklaşık bir çay kaşığı ile 6 gram tuz içinde 2.4 gram sodyum vardır. Aşırı tuz ve içinde bulunan bileşenler, böbrekler aracılığıyla vücuttan atılır. Bununla birlikte, fazla tuz atılamadığında, sağlık sorunları ortaya çıkar.
Tuz bağımlılık yapar?
Konuyla ilgili araştırmalar, tuz, alkol ve sigaralar ile sürekli veya abartılı bağımlılık kullanımı bağımlılık yapan görünmektedir. Aşırı tüketim kavramını sürekli kullanım olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. Çünkü tuz tüketirsek, vücudumuz bağımlılık yapar. Ekmeği tutun ve yediğimiz tüm yiyeceklerin tuz olduğu gerçeği, bunun nedenlerini daha iyi anlamamıza neden olur.
Vücudumuzdaki tuzu dengede tutan Aldestron adlı bir hormon var. Vücudumuz tuza dışarıdan girdiğinde, bu hormon basınç altındadır ve salgısı yavaşlar. Sonuç olarak, ne kadar tuz alırsa, o kadar fazla su istiyor.
Tuz bağımlılık yapar?
Aşırı tuz tüketimi ciddi sağlık sorunlarını davet edebilir.
Konuyla ilgili araştırmalar, tuz, alkol ve sigaralar ile sürekli veya abartılı bağımlılık kullanımı bağımlılık yapan görünmektedir. Aşırı tüketim kavramını sürekli kullanım olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. Çünkü tuz tüketirsek, vücudumuz bağımlılık yapar. Ekmeği tutun ve yediğimiz tüm yiyeceklerin tuz olduğu gerçeği, bunun nedenlerini daha iyi anlamamıza neden olur.
Vücudumuzdaki tuzu dengede tutan aldosteron adı verilen bir hormon var. Vücudumuz tuza dışarıdan girdiğinde, bu hormon basınç altındadır ve salgısı yavaşlar. Sonuç olarak, ne kadar tuz alırsa, o kadar fazla su istiyor.
Tuz bağımlılığından nasıl kurtulur?
Tuz bağımlılığından kurtulmak için tuz tüketimini doğrudan sıfıra düşürmemiz gerekir. Ne yazık ki, hayatımızın her alanından tuzu çıkarmadan tuz bağımlılığından kurtulamayız. Yediğimiz ekmek bile, yiyeceklerin tüketilmesi ve yiyeceklerin seçilmesi gerektiğinin farkında olan tuz içerir. En azından mümkün olduğunca hazır yiyecek yemelisiniz, vücudumuza koyduğumuz tüm yiyeceklere dikkat etmelisiniz. Konuyla ilgili profesyonel bir müdahale istiyorsanız, bir diyetisyene gitmenizi tavsiye ederim.
Tuz tüketmek zararlı mı?
Tuz tüketimi yüksek tansiyonun ana nedeni olarak gösterilmiştir. Mide kanseri, kalp ve böbrek organlarına bağlı hastalıklar aşağıdaki aşamalarda gözlenebilir. Astım ve kemik rezorpsiyon bozuklukları olan insanlar tuz tüketmemelidir.
Gerçek kötü durum, yediğimiz yemeklerde tat duygumuzun kör edilmesiyle ortaya çıkar. Şimdi her yediğimizde tuz tüketimine ihtiyacımız var. Bu konuda yapacak çok şey yok. Mümkün olduğunca çok kurtulmaya odaklanarak hareket etmelisiniz.
Fazla tuz tüketmenin zararları nelerdir?
Fazla tuz tüketmenin zararları
Vücudun ihtiyacından daha fazla tuz alındığında, kandaki klor ve sodyum iyonları seviyesi artar. Klor ve sodyum iyonları su ile hareket ettiğinden, kan seviyesi yükseldiğinde ve bu iyonlar vücut sıvılarına dağıldığında. Vücuttaki iyonlar ve su dengede olmalıdır. Bu denge kırıldığında, iyonlara sıvı geçişi vardır. Bu nedenle, yüksek tansiyon, sinir dokularında ve ödemde fonksiyonel bozukluklar vücut dokularında görülür.
Vücudumuzda sodyum ve iyon dengesini düzenleyen bazı hormonlar vardır. Örneğin, adrenal bezde salgılanan aldosteron hormonu, kandaki sodyum seviyesini dengede tutan ve böbrek fonksiyonunu düzenleyen bir hormondur. Kandaki sodyum seviyesi yükseldiğinde, aldosteron hormonu aşırı derecede salgılanır ve böbrek hücresini vücuttan daha fazla sodyum çıkarmak için uyarır.
Bununla birlikte, böbrekten daha fazla sodyum vücuttaki suda atılır. Böylece su kaybı ve dehidrasyon gelişir. Bu durumun bir sonucu olarak uzun süre, böbrek fonksiyonları bozulur. Bu, birçok böbrek hastalığının gelişmesine neden olur.
Tüketilen tuz nedeniyle ortaya çıkabilecek sağlık sorunları aşağıdaki gibidir:
Yüksek tansiyon veya bölgesel ödem meydana gelir.
Daha az tuz tüketiminin zararları nelerdir?
Aşırı tuz tüketimi zararlıdır ve daha az tuz tüketimi sağlığı olumsuz etkiler. Tuz yapısındaki sodyum ve klor iyonları vücuttaki sıvı dengesi ve organ fonksiyonları için önemli olduğundan, gerekli miktarda tuz tüketilmediğinde sağlık sorunları ortaya çıkar.
Kandaki klor ve sodyum seviyesi azalırsa, kan sıvısı denge oluşturmak için dokulara geçer. Sonuç olarak, dokuların ödem ve hücre şişmesi meydana gelir. Sinir sistemi ciddi şekilde etkilenir. Beyin ödemi sodyum eksikliğinde meydana gelir. Aynı zamanda, sinir kas hücrelerinin fonksiyonu bozulur ve bulantı, baş ağrısı, kusma, kramplar, kas zayıflığı gibi semptomlar vardır.
Günlük sodyum tüketimi 2,5 gramın altına düşmemelidir. Eğer altına düşerse, kalp hastalığı insidansı artar. Ve erken mortalite oranı artıyor. Bu nedenle, günlük sodyum ve tuz alımı dengede olmalıdır.
Doğru tuz tüketimi nasıl olmalıdır?
Tuz ilave edilmeden tüketilen yiyeceklerden yeterli tuz alınır ve daha fazla tuz kullanımından kaçınılmalıdır. Bununla birlikte, kan basıncı, kalp hastalığı veya böbrek problemleri olanlar çok daha az tuz tüketmelidir. Tuz kısıtlaması bir doktorun kontrolü altında olmalıdır.
Tuz tüketimi nedeniyle sağlık sorunlarını önlemek ve ortadan kaldırmak için günlük yaşamda bazı değişiklikler yapılabilir. Bunlar:
Sağlıklı ve dengeli diyet kazanılmalıdır. Günlük yemeklerde sebze ve meyve miktarı artırılmalıdır. Bu vücuttaki vitaminler, sıvı ve mineral dengesi, günlük kalorinin dengesini sağlar, kişiye göre düzenlenmelidir. Bu, vücudun sıvı ve mineral dengesini sağlamak için faydalıdır. Alkol ve sigaralardan kaçınılmalıdır.
Tıp gibi, şekerin bağımlılığı nedir ve dikkatle tüketilmesi gereken diğer beyaz düşman şekeri nasıl tedavi edilir? Makalemizde bulabilirsiniz.
Bir yanıt bırakın